İçeriğe geç

Ordu Gölköy Alevi mi ?

Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü: Ordu Gölköy Alevi mi? Sorusu Üzerine Pedagojik Bir Yaklaşım

Öğrenme, Sorgulama ve Kimlik

Bir eğitimci olarak her dersin başında öğrencilerime şu soruyu yöneltirim: “Öğrenmek, sadece bilgi edinmek midir yoksa dünyayı yeniden görmek mi?” Çünkü öğrenme, yalnızca aklı değil, yüreği de dönüştüren bir süreçtir. “Ordu Gölköy Alevi mi?” sorusu da bu anlamda yalnızca bir kimlik sorusu değildir; tarih, kültür, inanç ve öğrenme biçimlerimizin kesiştiği bir pedagojik sorudur. Bu soruyu anlamak, hem bireysel farkındalık hem de toplumsal bilinç açısından güçlü bir öğrenme deneyimi sunar.

Ordu Gölköy’ün Sosyo-Kültürel Yapısı

Ordu’nun Gölköy ilçesi, Karadeniz’in yükseklerinde yer alan bir yerleşim bölgesidir. Tarih boyunca farklı etnik ve dini kimliklerin bir arada yaşadığı bu bölge, çeşitliliğin doğal bir yansımasıdır. Gölköy’de yaşayan insanların bir kısmı Alevi inancına mensuptur, bir kısmı ise Sünni’dir. Bu çeşitlilik, bölgenin kültürel dokusuna zenginlik katar. Alevilik burada sadece bir inanç biçimi değil, aynı zamanda dayanışma, adalet, eşitlik ve sevgi ilkelerini yaşatan bir yaşam tarzı olarak görülür.

Pedagojik Bir Bakış: Öğrenme Teorileri ve Kimlik Bilinci

Eğitim biliminde, özellikle dönüşümsel öğrenme teorisi (transformative learning theory) bireyin var olan inançlarını ve kabullerini sorgulamasıyla ilgilidir. Jack Mezirow’un ortaya koyduğu bu teoriye göre öğrenme, bireyin dünyayı yeniden anlamlandırma sürecidir. “Ordu Gölköy Alevi mi?” sorusuna pedagojik olarak yaklaşmak, tam da bu dönüşümsel öğrenme sürecine kapı aralar.

Bu bağlamda, öğrenme yalnızca tarihsel bilgi edinmek değil; “ben kimim, biz kimiz, birlikte nasıl öğreniyoruz?” sorularına cevap aramaktır. Kimlik, öğrenmenin merkezinde yer alır ve bu tür sorular, öğrencinin hem bilişsel hem de duyuşsal öğrenme alanlarını harekete geçirir.

Toplumsal Öğrenme ve Empati

Albert Bandura’nın sosyal öğrenme kuramı, bireylerin gözlem ve etkileşim yoluyla öğrendiklerini vurgular. Gölköy’deki Alevi kültürü de bu açıdan incelendiğinde, sözlü gelenek, cem törenleri ve toplumsal paylaşım yoluyla aktarılan bir öğrenme modeline sahiptir. Çocuklar; adalet, sabır, hoşgörü gibi değerleri yalnızca dinleyerek değil, görerek ve yaşayarak öğrenirler. Bu, formel eğitimin dışında, derin bir “toplumsal öğrenme” sürecidir.

Bu tür öğrenme ortamları, empatiyi besler. Öğrenciler, farklı inanç biçimlerinin zenginliğini kavradıklarında, “öteki” kavramı yerini “biz” bilincine bırakır. Eğitimciler için bu, öğrenmeyi sadece akademik değil, insani bir eylem haline getirmenin yoludur.

Eleştirel Pedagoji Perspektifinden Alevilik ve Eğitim

Paulo Freire’nin eleştirel pedagoji yaklaşımı, öğrenmeyi özgürleştirici bir eylem olarak tanımlar. Bu yaklaşımda, bilgi, ezberlenmesi gereken bir olgu değil; sorgulanması gereken bir süreçtir. “Ordu Gölköy Alevi mi?” gibi bir soru, öğrencileri pasif bilgi alıcıları olmaktan çıkarır, onları düşünmeye, analiz etmeye ve kendi değer sistemlerini yeniden yapılandırmaya iter.

Bu noktada eğitimcinin görevi, öğrenciyi yargısız bir öğrenme ortamında düşündürmek, farklı kimliklerin eşit değerini vurgulamak ve bilgiye etik bir çerçevede yaklaşmasını sağlamaktır.

Bireysel ve Toplumsal Öğrenme Arasındaki Köprü

Kimlik üzerine düşünmek, bireyin kendi içsel öğrenme yolculuğuna rehberlik eder. Bireysel farkındalık, toplumsal dönüşümün ön koşuludur. Alevilik gibi kültürel bir değeri anlamak, toplumsal uzlaşının, saygının ve empatik iletişimin temelini oluşturur. Eğitim burada yalnızca bilgi değil, birlikte yaşama bilinci üretir.

Öğrenmeye Dair Düşündürücü Sorular

– Öğrenme sürecinizde hangi önyargıları fark ettiniz?

– Farklı inançları anlamak sizi nasıl dönüştürdü?

– Eğitim, kimlik ve kültür arasında nasıl bir ilişki kuruyorsunuz?

– “Biz” duygusunu öğrenme ortamlarında nasıl güçlendirebiliriz?

Sonuç: Öğrenmenin Sorgulayıcı Gücü

“Ordu Gölköy Alevi mi?” sorusu, bir coğrafi kimlikten çok daha fazlasını temsil eder. Bu soru, öğrenmenin özünü; yani merak etmeyi, sorgulamayı ve anlamaya çalışmayı sembolize eder. Öğrenme, bir yanıyla bilgiyi genişletirken diğer yanıyla bizi kendimize yaklaştırır. Eğitim, bu anlamda kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi ve birlikte nasıl bir gelecek inşa edebileceğimizi sorgulamanın en güçlü aracıdır.

Belki de bu yazının sonunda asıl sormamız gereken şudur:

Biz öğrenirken kim oluyoruz ve kimleri anlıyoruz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
prop money